Ödüllü kilim “Her Highness”ın hikayesi
Domotex Carpet Design Awards nasıl bir otorite? Öncelikli olarak bundan biraz bahseder misiniz?
Her yıl Ocak ayında Deutsche Messe tarafından Almanya’nın Hannover şehrinde yapılan Domotex (Dokuma ve Zemin B2B Fuarı), dünyada el dokuma halı imalatı yapan en kuvvetli firmaların bir arada yer aldığı ve tasarımcılar tarafından ilgiyle izlenen bir fuar. Jan Kath, Zollanvari, Rug Star gibi dünyaca ünlü ve büyük ölçekli halı tasarım firmalarının katıldığı ve fuar komitesince her yıl düzenlenen Carpet Design Awards’ta ödül almak çok büyük bir prestij.
Bu ödül töreninde jüri de oldukça dikkat çekiciydi. Kimler vardı?
Jüri heyeti beş kişiden oluşuyordu ve her biri alanlarının önde gelen isimleri. Jüri başkanlığını, New York’un ünlü perakende markası ABC Carpet & Home’un 30 seneyi aşkın genel müdürlüğünü yapmış ismi olan Graham Head üstlendi. Bunun yanında; Londra’nın ödüllü iç mekan tasarım oluşumu olan Carden Cunietti’nin müdürü ve kurucusu Audrey Carden; Gan Rugs, Nanimarquina, Mooi gibi onlarca tasarım markasını çatısı altında bulunduran ve dünyanın önde gelen ‘high-end’ dekorasyon markalarının e-ticaret distribütörlüğünü yapan Etoffe.com’un koleksiyon direktörü ve Domotex’in temsilcisi Irène Ribeiro; Christian Lacroix Maison’un kreatif direktörü Sacha Walckhoff ve Segmüller’ün ürün yöneticisi Uwe Heublein bu sene jürilik görevini üstlendiler.
Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa gibi tasarım dünyasının önde gelen ülkelerinden yüzlerce dokumanın yarıştığı yarışmada, Türkiye’den finale kalan tek firma oldunuz. Bu süreç nasıldı?
Zorlu ve uzun bir süreçti bizim için, çünkü aynı kulvarda yarıştığımız markaların hepsi tasarım ve imalat alanında önde gelen ülkelerin büyük hacimli markaları idi. Bu sene pandemi nedeni ile uzaktan gerçekleştirilen başvurular zorluydu. Halı gibi dokunsal bir ürünü jüriye, online olarak aktarabilmek hiç kolay bir süreç değildi. Dolayısı ile kazanmış olduğumuz bu ödülün anlamı bizim için ayrıca çok büyük. Carpet Design Awards birincileri çok çeşitli kriterlere göre seçilir. Grafik tasarım kriterleri yanında, malzeme ve üretim teknolojisi, ekolojik sorumluluklar, yenilikler, renk zenginlikleri, dokuma teknolojileri ve ürün hikayesi ön planda değerlendirilir. Üstelik bizim dokumamızın dili, tüm diğer diğer dokumalara göre çok farklıydı. Kazananların açıklandığı ödül töreninde jürinin bizim dokumamızı birinci seçtiklerini açıkladıklarında ne kadar gurur duyduğumuzu ifade etmem imkansız, ekip olarak saatlerce ekran karşısında zıplayıp sevinç gözyaşları dökerek birbirimize sarıldık.
Transitional Design kategorisinde birincilik ödülü aldı “Her Highness”. İsminin hikayesi nedir?
“Her Highness”ın hikayesi dünya tarihinin kırılma anlarından birisi olan Fransız Devrimi’ne dayanıyor. “Her Highness” dokumamız adını tarih sayfalarında, kimilerine göre sığ, zayıf karakterli ve keyfine düşkün bir kişi olarak geçen ancak kimi yorumculara göre ise sıradışı bir cesarete sahip, ailesine ve inançlarına düşkün güçlü bir kadın olan Fransız Kraliçesi Marie Antoinette’den alıyor. Gerçek neydi bilemiyoruz ancak sayılan tüm özellikleri aynı anda bünyesinde barındıran bu kadın, dünyada çığır açan Fransız Devrimi’nin başkahramanlarından birisi. Kraliçenin trajik idamı monarşinin dünyada gücünü yitirmesinin de sembolü haline gelmiştir. Sanat tarihinde “The Fleur-de-lis” ismiyle de anılan Fransız Kraliyet Tacı, dokumadaki desenlerin temelini oluşturuyor. Böyle bir deseni ortaya çıkartmak ve Kuzey Ege’nin dağ köylerindeki tezgahlarımızdaki lokal dokuyucularımız ile birlikte yorumlamak paha biçilemez bir serüvendi.
Nasıl bir teknikle tasarım süreci tamamlandı?
Öncelikle ilham aldığımız fikirleri, suluboya eskizleri ile konsept çizimi haline getiriyoruz. Konsept çizimleri dokumada kullanacağımız tekniklere karar verdikten sonra somutlaşıp bir grafik haline geliyor. Bu grafiği en iyi yansıtacak malzemeleri seçtikten sonra prototip dokumasına geçiyoruz. Prototip dokumamızdan olumlu sonuçlar aldığımızda ise grafikleri dokuma desenine dönüştürmeden, en ham hali ile dokuyucuyla buluşturup dokuma tezgahından filtrelenmemiş, özgün, aynı zamanda dokuyucunun yorumu ile zenginleşmiş tekil bir esere ulaşıyoruz.
Tasarımın bir mesajı var mı?
Bu tasarımımızdaki Marie Antoinette sembolizmi, aslında dünya genelinde yaygın olan, temelde oligarşik ancak sözde demokrasi maskesi altında insan hayatını ve temel hak ve özgürlüklerini hedef alan düzenlere karşı içimizde yaşadığımız bir sorgulamanın yansıması.
Ürünün aynı zamanda sürdürülebilir bir tarafı var. Sizden dinleyebilir miyiz?
Bizce ekolojik üretim, insanın; çevreye, hayvanlara ve bitkilere, insanlara ve bizimle birlikte yaşayan diğer tüm canlılara yani kendisi dışında var olan her şeye saygı göstermesi demektir. Üreticiler için bunun bir prensip değil görev olması gerektiğini düşünüyoruz. Ortaya yeni bir şey çıkarırken, başka şeyleri yıkmak “üretim” olarak değerlendirilmemelidir. Buna ancak maskelenmiş bir tüketim hali diyebiliriz. Bizim üretim sürecimizde en çok hassasiyet gösterdiğimiz konulardan birisi, her şeyden önce lokal iş gücü kullanmak. Tezgahlarımızı dokuyucularımızın köylerinde, evlerinin verandasında kuruyoruz. İplerimizi nehir suyunda, açık bakır kazanlarda, yer aldığımız coğrafyadan topladığımız bitki kök ve yaprakları ile kendimiz boyuyoruz. Sadece atıksız, ekolojik imalat değil, bunun dışında büyük bir “upcycle” projesi yürütüyoruz. Ödül aldığımız dokuma da bu özellikte bir dokumadır. Kullanılmaz halde, eski el dokuma kilim ve çulların iplerini söküp, bu ipleri yıkayıp tekrar dokuma tezgahlarına veriyoruz. Bu sayede akıl almaz bir renk zenginliği yakalıyoruz. Dokumalarımızın görsel farklılığı temelde buradan kaynaklanıyor. Dokumamızın birincilikle ödüllendirilmesi, güzel bir dokuma üretmiş olmamızın yanı sıra, bir üretim manifestosunun, ve değerler deklarasyonunun uluslararası arenada karşılık ve kabul bulmasıdır.
Hazırlayan GÖKÇE KARAMAN ÖNEMCİ