Rota; Ege ve Akdeniz kıyılarına!
Alaçatı Amavi, huzurlu ve elegan dekorasyonu, her biri hikayesi olan yemekler ve özel pişirme teknikleriyle diğerlerinden çok farklı. Kurucu ortağı Mert Mert ve Şef Can Aras ile bu yeni yolculuğu konuştuk.
Amavi’nin hikayesi nedir?
Mert Mert: Pandeminin etkisini azalttığı 2021 yılında ise yeni bir restoran açma fikri oluştu. Bu yeni restoranda yapmak istediğim denizin, Ege Bölgesi’nin tüm güzelliklerini direkt olarak misafirlerimize sunabildiğimiz, bir deneyim yaratabileceğimiz bir alan oluşturmaktı. Bu düşünceler içindeyken, Can’ın çalıştığı restoranda yemek yedim ve Can’ın istediğim deneyimi sunabilmek için doğru bir isim olduğunu düşünerek ona beraber çalışmayı teklif ettim. Can kendi bilgisi ve tecrübesini menüye ve mutfağa yansıtırken Amavi’nin marka kimliğini oluşturma sürecimizi de yürüttük. Amavi, Akdeniz’in tüm limanlarını dolaşıp Ege’ye demir atmış bir balıkçının güncesini, dar bir patikanın ardından varılan denizlerin engin semalarını temsil eden bir sembol gibi emeklerimizle bu noktaya geldi.
Farklı tekniklerle özel reçetelenmiş mezeler ön plana çıkıyor. Bu özel menü için nelerden ilham aldınız?
Can Aras: Bu yola çıktığım ilk günden beri protest, farkındalık yaratabilecek bir şeyler yapmak istedim. Ekibim gelişti, birlikte büyüdük. Amavi’nin Head Chef’i yıllardan beri birlikte çalıştığım Müge Çalışkan ve istasyon şeflerimizin hepsi kadın. Herhangi bir kimliğe, bir mutfağa ait olmadan, yemekten keyif aldığımız şeyleri farklı tekniklerle pişiriyoruz. Bizim için önemli olan misafirlerimizin çok lezzetli ürünler yemesi ve günün sonunda hoş bir deneyim yaşamaları. Bu menüyü, Akdeniz’in ve Ege’nin bereketli doğasından ürünlerin, odun fırınından, kömür ızgaradan, buhardan, yavaş pişimden çıkıp, en doğru şekilde ve kişisel tercihlere göre servis edilmesi üzerine kurguladık. Ayrıca dry-aged balık tekniğini Türkiye’de ilk kez biz kullanıyoruz, normal şartlarda %40’ı çöpe giden balıkları en doğru şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Mimar Deniz Galip imzalı mekanın nasıl bir stili var?
Mert Mert: Amavi, mimarisiyle Akdeniz ülkelerine özgü çabasız bir şıklığı yansıtsın istedik. Doğal malzemelerin yumuşak renklerle kullanıldığı, zarif ama rahat bir mekan yaratmayı amaçladık. Kullanılan malzemelerin, mobilya ve aydınlatmaların hepsini Akdeniz çevresindeki İspanya, İtalya ve Türkiye gibi ülkelerden tedarik ettik.
Menünün en favori ve özel lezzeti hangisi?
Can Aras: Başlangıç olarak klasik meze ve salataların yanı sıra sunduğumuz isli midye ve sardalya, kürlenmiş balıklar ile ayrıcalıklı bakış açımızı ortaya koyuyoruz. İsli Midye’nin çıkışı aslında restoranda servis ettiğimiz Moules Mariniere tabağını misafirlerimizin patates kızartmasıyla klasik şekilde istemesinden çıktı. Molada çay içip, iklim değişikliğinden konuşurken ve gittikçe artan plastik atıklar sorunundan bahsederken bu tabak aklıma geldi. Patatesi cam haline getirip plastik pet şişeye benzettik. Midye de denizi temizleyen bir canlı biliyorsunuz. Camı yaptık, midyeleri isledik, isli midyeden bir aioli yaptık. Üzerine de siyah-kirli bir görüntü versin diye kuzu göbeği mantarı tozu serptik.