Babakale’de tatlı hayat
New York’ta yaşayan Cinel Ailesi’nin Çanakkale Babakale köyündeki yöresel taşlarla inşa edilmiş müstakil ev, yine New York’ta yaşayan mimar Emre Murat Baştan’ın tasarımıyla modern bir çizgide hayat buluyor.
Aslen New York’ta yaşayan ve Babakale’deki evlerinde genellikle yaz aylarını geçiren Cinel Ailesi bu evde kızlarıyla beraber dostlarını ağırlıyor. Ev sahibi Utku Cinel, 30 sene önce New York’a eğitim amaçlı gidip hayatını kuranlardan. O, Soho’daki Antique Garage Restaurant’ın sahibi bir şef ve girişimci olup Antique Garage’ı 2002’te açmış ve halen şehrin en popüler restoranlarından biri. Evrim Cinel ise, bir balerin, bireysel egzersiz-strecthing uzmanı ve Antique Garage ortağı. Cinel çifinin üç kızı bulunuyor…
“BU EV GERÇEKTEN BIZIM IÇIN ORTAK BIR HAYALDI. HER DETAYINDA AYRI EMEĞIMIZ VE AYRI ANIMIZ VAR. DOLAYISIYLA HER BIR PARÇASI ÇOK DEĞERLI…”
Evrim Cinel
“Evimiz Çanakkale iline bağlı, Babakale adlı ufak bir balıkçı köyünde ve Midilli Adası’nı tepeden gören bir konumda yer alıyor. 20 yıl önce bir arkadaşımın vasıtasıyla bu köye ilk kez geldiğim zaman, köyün samimi ve bozulmamış hali ile temiz ve insanı rahatlatan havasından çok etkilenerek, burada bir yer almaya karar verdim. Bunun üzerine köyü tepeden görecek konumda olan yaklaşık on dönümlük bu araziyi satın aldım. Ardından yıllarca tatillere gelip giderken Babakale’ye olan tutkumu eşim Evrim’in de aynı heyecanla paylaşması sayesinde, emekli olduğumuzda yaşabileceğimiz bir ev yapma hayalimizin ilk adımını atarak, 2010’da evin yapım aşamasına başladık.” diyerek anlatmaya başlıyor Utku Cinel ve, “Evin yapım aşamasında birkaç farklı mimarla görüştük. Ancak hiçbir proje bizim heyecamızı yansıtacak boyutta olmadı. Bunun ardından beni en iyi anlayacağını düşündüğüm, benim gibi New York’ta yaşayan, çocukluk arkadaşım mimar Emre Murat Baştan’dan yardım istedim. Kendisi New York’ta Louis Vuitton, Fendi, Lacoste gibi firmaların mimarlığını yapan oldukça başarılı ve bilinen bir mimardır. Ancak, işlerinin yoğunluğunu bildiğimden bizim projemizi yapma gibi bir teklifte bulunmayı düşünmedim bile. Ama, tabii ki her konuda destek alacağım en güvendiğim insandı Emre. Konuyu açtığımda arazinin plan kotesini benden rica ederek, evin şu andaki konumunun ev için en beğeneceğim yer olduğunu düşündüğünü belirtti. Türkiye’ye gelip araziye baktığımda Emre’nin beni ne kadar iyi anladığını fark ettim. Hemen ardından nasıl bir ev yapabiliriz sorusunu danıştığımda ise, bana restoranım Antique Garage’da bir akşam bir peçetenin üzerine bu gördüğünüz çağdaş California tarzı evi karalıyıverdi. İlk gördüğümüz andan itibaren kararımız kesindi. Peçetedeki ev, kesinlikle hayalimizdeki evdi.“ diye anlatıyor coşkuyla.
“EVI HAZIRLARKEN EN BÜYÜK ILHAM BIRBIRIMIZ OLDUK. BU, BIZIM IÇIN, AYNI HEYECANLA HAYALLERIMIZI, ZEVKLERIMIZI VE SANATSAL YÖNLERIMIZI ORTAK BIR TABLODA TOPLAMAK GIBIYDI…”
Evrim & Utku Cinel
BEN YEMEKLERIN SERVIS EDILDIĞINDEKI RENK UYUMUNA BILE DIKKAT EDEN BIRI OLDUĞUM IÇIN GÖRSELLIK ÖNEMLIDIR BENIM IÇIN. ANCAK, FONKSIYONEL OLMAYAN BIR ŞEYE EVDE YER VERMENIN ANLAMLI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM…”
Utku Cinel
Sohbet sırasında Evrim Cinel de yapım sürecini “İki yıl gibi bir sürede evimiz tamamlanabildi. Bu süreç gerçekten zorlu bir süreç oldu. Bulunduğumuz yerin köy olup tepede yer alması sebebiyle tüm malzemenin burada tedarik edilebilmesi, ardından araziye traktörlerle parça parça çıkarılması gibi bir süreçlerden geçtik. İnşaatta kullanılan tüm taşlar bu yöreye ait ve hepsi kendi arazimizde taş ustalarının tamamıyla el yontmacılığı ile tek tek döşenerek yapıldı. İnşaatın ilk senesinde ben halen Mimar Sinan Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktaydım. Gerektiğinde bizzat buraya gelerek takibini yapıyor, malzeme alımını sağlıyor ve gerekli olduğunda saat farkı dolayısıyla Utku ile ustalar arası iletişimi sağlamaya çalışıyordum. İletişimi sağlamak için bazı elemanlara akıllı telefon alıp, onlara interneti nasıl kullanacaklarını bile gösterdik. Utku da bu sayede her zaman ustalar ile Facetime’dan görüşmeler yaparak süreci kontrol ediyordu. Tüm bu süreçlerde ve yapım esnasında köyün lokallerinden olan Salih Gaygusuz bize çok destek oldu.” diye özetliyor ve “Evin yaşam alanı toplam 500 metrekare ve üç kat üzerine kurulu. Kullanılabilir üç terası var. Biri suit olmak üzere toplam beş odamız var ki her odanın içinde özel mermerli açık banyoları mevcut. Ayrıca, evin iki mutfağı var. Biri giriş katında yemek bölümüyle iç içe ve açık tasarlandı. Diğeri alt katta destek mutfağı olarak düşünüldü. Utku, şef olduğu için her iki mutfak ta endüstriyel mutfak olarak İstanbul’da özel siparişle imal ettirildi. Evin ön kısmında sonsuz havuz tarzında bir yüzme havuzu ile kendimiz tarafından ekilen ve büyük çoğunluğu sebze-meyve ağaçlarından oluşan oldukça geniş bir bahçemiz var.” diye ekliyor.
“BIR EVIN DEKORU YAŞAYANLARI YANSITMALI. BIR EVE GIRDIĞIMDE OBJELERDEN INSANLARI ANALIZ EDEBİLİRIM.”
Evrim Cinel
Cinel Ailesi, New York’ta yaşasa da bu evi sürekli yaşayanabilecek şekilde tasarlamışlar. Böylece kısıtlı sürelerde geldikleri ülkelerinde ailelerini, dostlarını ve yurtdışından gelen misafirlerini de düşünerek onları ağırlamak ve Türkiye’nin bu güzel yüzünü göstermek için evi, kendi ihtiyaçlarından daha büyük metrekarede yaptırmışlar. “İkimiz de çalışmayı çok sevdiğimizden hiçbir zaman gerçek anlamda bir emeklilik yaşayabileceğimizi hiç düşünmedik. Ben yıllardır New York’ta oldukça bilinen bir restoran işleten biri olarak her zaman ülkemle ve kültürümüzle gurur duydum. Bunu da orada gururla yansıtmayı seçtim. Bu projeye başlarken bende olduğu kadar Evrim’de de aynı heyecan oluştu. Bereketli topraklarımızda yetişen o şahane zenginlikleri kendi bahçemizde etik tarım koşullarında yetiştirerek dalından toplayıp güzel yemeklere dönüştürmek, kendi keçilerimizden sağılan sütlerle peynir yapma workshopları düzenlemek, yapılan peynirleri taze taze yiyebilmek, misafirlerimize tavuklarımızdan sabah kendi yumurtalarını alabilme imkanı sunmak, gün boyu yoga-pilates, hiking gibi egzersizlerle aslında bir sağlıklı ve keyifli yaşam kampı sunmak, hedefimiz oldu. Evin dekorasyonunda dışardan destek almayı hiç düşünmedik. Bu alana çok saygı duymakla beraber, ikimizin de aynı zamanda hem dekorasyona düşkünlüğü ve evimizin gerçek anlamda bizi yansıtabilmesi için bu yolu tercih ettik. Çok zorlandığımız anlar olsa da dekorasyon, ikimiz için de ayrı bir zevk ve biz bu proje ile çok şey öğrendik. Burası bizim hayalimizdi ve aynı hayal ettiğimiz şekilde, hayal ettiğimiz dokular ile bezemeye çalıştık. Evde kendi tasarımımız olan birçok eşya var. İstediğimiz gibi bir şey aramak yerine kendimiz çizip buradaki yerel ustalara yaptırmayı tercih ettik. Bu hepimiz için çok zevkli bir süreç ve çalışma oldu,” diyor Utku Cinel ve evrim Cinel, “Bugün on yıl sonra gururla bu projenin de biraz daha profesyonel bir yüze dönüştüğünü artık paylaşabiliriz. Bu işi geciktirmemizdeki en büyük sebep, sunduğumuz samimi misafirperverlik başlığının değişmesini istememizdi. Sonuçta Serra Kohen ile anlaştık ve buraya ‘Casa de Bagale’ ismini verdik. Profesyonel bir otel işletmeciliği veya ev kiralama sitelerinde yer alan herhangi bir yer olmadığını, her misafirimizin bizim evimizde ağırladığımız özel misafirlerimiz olduğu fikrinden uzaklaşmamak içinse başında ‘Casa’ kelimesini kullanmayı tercih ettik. Zaman içinde üç farklı noktaya açılan projemiz, şimdi ‘Casa de Bagale’ adıyla birçok değişik paket seçeneğiyle misafirlerimize hizmet verebiliyor. Biz malesef en uzun süreyle iki ay gibi bir süreyi burada geçirebiliyoruz ancak bu dönemlerde Utku, sadece kısıtlı sayıda özel misafirlerimiz için ve belirli tarihlerde özel yemek ve tadım günleri yapabilir. Bense, kendimin de eğitimci olarak bizzat içinde bulunduğum sağlıklı yaşam ve egzersizle ilgili workshoplar düzenliyorum. Tabi her ikisi için de önden rezervasyon gerekiyor. Bundan sonra zaten gerekli tüm duyurular ‘Casa de Bagale’ın sayfasında görülebilecek.” diye belirtiyor.
Hazırlayan RANA KORGÜL
Fotoğraf KADİR AŞNAZ