Milan Design Week’e Grob Selamı
Naiflik, dinginlik ve özenle geleneksel ruhun ustaca harmanlanışı… Grob Design, hikayesi olan tasarımlara hayat veren zanaatın kıymetinin farkında sürdürülebilir bir marka. Yakın zamanda Milan Design Week’te dünyayla kucaklaşacak oluşunu ve Grob ruhunu markanın kurucusu Bige Canan Eren’den keyifle dinledik.
Minimal bir çizgide, organik malzemeleri yaşam alanlarına dahil eden bir marka Grob Design. Markanın yolculuk hikayesi nedir?
Yolculuğumuz, kendi yaşam alanımızdaki ihtiyaçların yönlendirdiği bir süreçle başladı esasen. Bunca kirliliğin, kimyasal malzemenin ve hatta maalesef ülkemizdeki yoksun kaldığımız yeşil alanın zararlı etkilerini, doğal malzemelerin olduğu bir yaşam alanıyla azaltmaya çalışmakla, kendimize, çocuklarımıza nefes aldırma ihtiyacı ile başladı diyebilirim. İhtiyaç diyoruz, işlevi belirlesin istiyoruz. Estetik kaygı da taşıyoruz pek tabii.
Özellikle Anadolu’dan esinlenen kullanım şekillerine atıfta bulunuyorsunuz. Pek tercih edilmeyen ama çok keyifli bu bakış açısının nasıl bir mesajı var?
Yaşadığımız coğrafya tarihi ve kökenleriyle zengin bir coğrafya. Bu zenginliğin sanata da çokça yansıyor olmasına şaşırmamak lazım. Anadolu, Mezopotamya kültürlerini doğduğum büyüdüğüm topraklar olması itibariyle de deneyimlemenin büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Bu deneyim sadece üretimin, emeğin kıymetini fark ettirmekle kalmıyor, gelenek göreneklerden tutun da büyüklerimizin geçmişten getirdiği sanatsal, sözel, işitsel her bilgi size gün geliyor ilham oluveriyor. Yine bu coğrafyalardaki samimi duyguların, edebi farkındalıkların ve taşınan her mirasın anlamı çok büyük.
Zanaatın ön planda tutulduğu bir markanın sahibisiniz. Dünyanın farkındalığını artırdığı bu el emeğinin değerine nasıl bir katkınız var?
El emeği, ustalarımızın her birinin yoğun emekleri bizim için çok anlamlı. Atölye süreçlerindeki ustaların bu yoğun emeğini, özenini, titizliğini insanların görebilmesi için her fırsatta gösteriyor ve mecralarımızda yayınlıyoruz. Türkiye’deki zanaatkarlarımızın dünya çapında çok yetkin olduğunu düşünüyoruz. Dünya da artık bunu fark ediyor olmalı ki Milan Design Week kapsamında Milano’da ürünlerimizi sergilemeye gidiyoruz bu yıl.
“Azaltırken neleri artırabiliriz?” Sorusunun peşinde düşüyor Grob Design. Gerçekten bunu nasıl mümkün hale getirebilirsiniz?
Belli amaçlarla, daralan yaşam alanlarının yoğunlaştığı ve doğaya gitgide daha da özlem duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz. Maalesef bu zamanlar bizi alanlarımızı ne yaparak genişletebiliriz sorusuna cevap aramaya yöneltiyor. Artık çok fazla ya da büyük elemanları evlerimizde barındırmak, bize en kıymetli şeyleri ve hareket etmemizi özgürleştiren boşlukları unutturuyor. Yani “azaltırken arttır” ile eşyaya daha az yer vermenin ya da yer verdiğimiz eşyaların boyutlarını azaltmanın hareket alanlarımızdaki genişlemeleri nasıl arttıracağına vurgu yapıyoruz.
Sade ve modernize çizgiler zamanın ötesinde bir yaşam alanı kurgulamak için uzun ömürlü seçimler vadediyor aslında. Bu yanıyla sürdürülebilirliğe atıfta bulunduğunuzu düşünebilir miyiz?
Evet, kesinlikle. Sade ve modernliği yansıtırken, alışkın olduğumuz düzene ve aynı zamanda yeniliklere de uyum sağlamasını önemsiyoruz. Hem uzun ömürlü hem de yeni kalmasını sağlamaya çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik esasen çok kapsamlı ve derin bir kavram olmakla birlikte bu yönüyle ürünlerimizde bu anlayışı önceleyen bir tutumumuz olduğunu söyleyebiliriz.
“NEFES ALAN YAŞAM ALANLARI, MUTLU AILE VE FERAHLIK BENIM ILHAM KAYNAKLARIMIN BAŞINDA GELIYOR. TASARIMI IŞLEVSEL HEM MINIMAL HEM DE DOĞAYLA UYUMLU OLAN ALANLAR BENI MOTIVE EDEN UNSURLAR. DOĞADA VAR OLAN MALZEMELERIN SAF HALIYLE KENDINE YER BULDUĞU ALANLAR BU MOTIVASYONUMU SAĞLAYAN. VE BU MOTIVASYON, GROB’UN MUTLU EDEN ETKISIYLE TANIŞTIKLARINI SÖYLEYEN KULLANICILARIMIZ ILE GÜN GEÇTIKÇE PEKIŞIYOR.”
Koltuk, puf, sandalye, sehpa, sedir, çalışma masası… Uzayıp giden bu ürün listesinde yakın zamanda yeni neler olacak?
Listemizde yapmak istediğimiz birçok ürün var aslında; hali hazırda olup henüz ortaya çıkarmadıklarımız da mevcut. Bunların yanı sıra yeni kitaplıklar, kanepeler, askılıklar, aynalar, aksesuar grupları gibi ürün çeşitliliğimizi arttıracağımız oluşumların içindeyiz. Grob Kolektif isminde yeni bir platform oluşturma çabası içindeyiz. Özgün tasarımların ve tasarımcıların farklı ürün kategorilerinde ürünlerinin de yer aldığı bir platform. Grob tarzına ve felsefesine yakın tasarımcılarla çalışmak arzusundayız. Grob Kolektif; Grob’ta gördüğünüz yaşam alanı look tasarımlarımızda yer alan birçok ürünü deneyimcilerimiz ile paylaşmak amacıyla çıktığımız bir yol.
Ahşabın önlenemez popülerliğinde dekorasyon stilleri şekillenmeye devam ediyor. Ahşapla tasarlayan bir tasarımcı olarak nasıl tanımlıyorsunuz ana malzemenizi?
Bu kadar naif ama bir o kadar da güçlü ve kendine özgü bir malzeme olması büyüleyici aslında. İstediğiniz formu vermek, onu şekillendirmek, yepyeni bir deneyim kazandırmak tasarımcı olarak bana da esneme ve uyumlanma alanı açtı. Hassasiyeti ve değişkenliği ile sonuca giden yolda hangi adımları atmam gerektiğini çok iyi düşünmeyi öğretti. Varlığı belki de birçoğumuzun varlığından çok önce başlamış bir malzemenin, şekil alıp elimizde olması ona duyduğumuz saygıyı her zaman arttırdı.
Markanın kurucusu ve tasarımcısı olarak işin atölye kısmında da bulunarak her adıma dahil oluyorsunuz. Tasarlarken nasıl bir ana temanız oluyor? Bu tema her tasarımda değişiyor mu?
Ana tema olarak kafamda hep kurguladığım bir şey var aslında. Daha çok ona uyumlandırmaya çalışıyorum işe başlarken. Kullandığım çizgiler ve formların kendimce belirlediği süreçler işliyor. Plan yapmadan başlasam bile bir şekilde ortaya çıkan tasarım yine kendi tarzımıza dönüşmüş oluyor. O an ne bana ilham vermişse aslında güdüsel olarak devam ediyor süreç. Genelde değişken de olsa yine aynı temada buluşuyor aslında.