Farklı hayatları birlikte yaşamak
California’da, dört bir yanı açık alan kurgularıyla tasarlanmış, 455 metrekarelik bir alan içinde konumlandırılmış Laurel Hill Residence projes Assembledge+ mimarlık imzasını taşıyor. Güney California iklimine uyumlu ve çağdaş mimarının eşsiz örneklerinden biri olan ev, Assembledge+’in sahibi olan mimar David Thompson’a ait.
Duvarların yerini camların aldığı bir açık hava yaşamı var burada. Oldukça geniş bir alan kullanımı olan evde, iç mekanda olduğu kadar dış mekanda da farklı bölümlerde günün her saatinin geçirilebileceği geniş alternatifler tasarlanmış bir projedeyiz. Sessiz, modern ve renkli köşelerle sürprizler yapan ev, Assembledge+ Mimarlık’ın son projelerinden biri. Bu Laurel Hills Residence projesinde iç mimari tasarım, Susan Mitnick Design Studio imzalı. Peyzaj tasarımı ise Fiore Landscape Design firmasına ait. Huzur duygusunu hissettiren projenin mimar ve iç mimarları evin tarzını şöyle özetliyor: “Projelerimizin çoğunda olduğu gibi, bu evde de, özellikle Güney California geleneğine ve iklimine dayanan çağdaş ve modern tasarım hakim. Bu, çevresine uyum sağlayan, kendisinin de çevrenin bir parçası olduğunu hissettiren ve doğal dokusunu besleyen bir mimari demek.”
Evin dış bölümünde kırmızı renkli sedir ağacından ahşap malzeme tercih edilmiş. Boyanmış, çimento levhalarla tasarlanmış ve camla tamamlanmış diğer duvarlar, dış mekanla şeffaf olmasını istedikleri uyumu kusursuz bir şekilde tamamlamış. 2,5 yıl süren projede ev sahiplerinin mimar oluşunun kuşkusuz etkisi var. “Ev sahibi aynı zamanda mimar; Assembledge+’in yöneticisi ve kurucusu David Thompson. Thompson, eşi ve iki çocuğuyla yaşadığı bu evde, doğa ile iç içe olmak ve Güney California iklimini sonuna kadar hissetmek için bir yaşam alanı kurgulamak istedi, öyle de oldu.” İlk olarak, aile üyelerinin her birinin ihtiyaçlarını karşılamak için ayrı, özel ve samimi ev alanları istenmiş. İkinci olarak da mimari toplantılarını ve resmi akşam yemeklerini organize edebilmeyi kolaylaştırmak için ev ile bağlantılı iki ayrı alan çalışılmış. Yani, evin kamuya açık ve özel olmak üzere iki farklı konumlandırma planı var.
Ev, bir dizi cam koridorla birbirine bağlanan üç alana (yaşam, uyku ve misafir) bölünmüş. Kesintisiz eğlence için tasarlanan mutfak, kahvaltı salonu ve yatak odası arasındaki akışkanlık, şeffaflık ve hafifliğin uyumunu besliyor. Büyük pencereler, çatı pencereleri ve cep kapıları, evi doğal ışıkla dolduruyor, ahşap zeminler ve mermer tezgahlar son dokunuşu yapıyor. Beyaz meşe parke zeminler ve mermer tezgahlar, eve biraz sıcaklık vermek için iç mekanın ana malzemesi olarak seçilmiş. Doğa ile iç içe olmak, birincil hedeflerden biriymiş; yaşam deneyiminin mümkün olduğu kadar çok doğal manzarasıyla etkileşime girmesine izin vermek istemişler. Çevredeki ağaçlar ve tepeler bina kabuğu olarak baz alınmış ve evin dış duvarları bir dizi bölme duvar olarak yeniden düşünülmüş. Sadece iç mekanları dışsallaştırmak yerine dış mekanlar da içselleştirilmek istenmiş. Zeminler, iç mekanla iç içe geçmiş durumda ve evin stili, derin katmanlı görüş alanlarına bölünmüş.
“Renk patlamaları ile nötr tonlar bir arada… Örneğin, mutfak koyu renge boyalı duvarlardan oluşuyor, ancak meşe zemine karşı mermer tezgahlar aynı alanda kullanılıyor. Ev sakin bir yerleşim sokağında yer alıyor. Binanın kendisi ile aynı malzemelerden oluşan bir bahçe kapısıyla çevreleniyor. Bahçe kapısından girdiğinizde, yabani otlarla kaplı beton döşemelerden oluşan bir yürüyüş yolu, zeytin ağaçlarıyla dolu sakin bir avludan geçen ön kapıyla karşılaşıyorsunuz. Evin mimari yapısında ortak alanlar batıdaki bölümde, özel alanlar doğudaki bölümde yer alıyor ve cam bir koridorla birbirine bağlanıyor.
Hazırlayan GÖKÇE KARAMAN ÖNEMCİ
Fotoğraf MATTHEW MILLMANN