Yenilikçi antika dükkanı
Maji ‘sihir’ anlamına geliyor. Sihir de ehil insanların elinden çıkan karışımlar, iksirler demek. Anlamı iyi büyü kısacası. “Biz bunu porselen ve el işçiliğiyle çok uyumlu buluyoruz. Biz de porselende kimya, ketenlerde kullandığımız boyalarla, karışımlarla bir nevi büyü yapıyoruz. Sofralarda da büyülü efektler yaratmayı amaçlıyoruz.”
El yapımı porselenlerin bu yeni markasının hikayesi nedir?
Ben Rana Durak. Küçük yaşlardan itibaren el becerisi gerektiren her alanda denemeler yaptım. Babamla ahşap oymacılığı yaparak başlayıp, seramik kursları ile devam ettim. İktisat okuyup, bankacılık yapsam da, hayatımın içinde el işçiliği, zanaatkarlık hep yer aldı. Aktif beyaz yakalı iş hayatımı sonlandırınca, hep hayalini kurduğum yaşama adım attım. Kardeşim ile güçlerimizi, yeteneklerimizi birleştirip Maji Atelier’i kurduk. Ben Eda Yüksel. Maji Atelier’den önce de hayatımda hep sanat ve yaratıcı işler vardı. Hayatın hep hayal ve sanat tarafında yer almayı seviyorum. Güzel Sanatlar Tiyatro/ Dramatik Yazarlık bölümünü bitirdim. Reklam yazarlığı, senaryo yazarlığı, çocuk kitabı yazarlığı… Kalemi elimden hiç bırakmadım. Maji Atelier’de de hayallerimi görselleştirme şansını yakalıyorum. İlhamım masallar ve mitoloji…
İki kız kardeşin hikayesi… Birlikte çalışmak nasıl?
Çok farklıyız ve birbirimizi tamamlıyoruz. Birimizin görsel yönü, yaratıcı yanı diğerinin el becerileri, çalışkanlığı ve iş zekasıyla birleşiyor. Ama keskin çizgilerle oluşan bir farktan çok iç içe geçmeden, kenetlenmeden doğan bir birleşimiz biz. Birlikte çalışırken de farklılıklarımızdan yaratıcılık devşiriyoruz diyebiliriz. Amacımız aynı: Benzersiz, eşsiz porselenler ve ketenler yaratmak.
Maji Atelier ürünlerinin nasıl bir çizgisi var?
Ürünlerimizin hepsi el yapımı, eşsiz parçalar. Porselenlerimiz limoges, kullandığımız ketenler %100 keten. Markamızı üç kelimeyle tanımlasak ilk kelime ‘kalite’ olurdu. Diğer ikisi de özgünlük ve lüks. Sanatın ve el işçiliğinin birlikteliğiyle ortaya çıkan ürünlerden söz ediyoruz.
Sanatın ve el yapımının birlikteliğiyle ortaya çıkan ürünlerden söz ediyoruz. Özellikle son yıllarda el yapımı özel ürünlere ilgi çok fazla. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
El yapımı eşsizlik demek. Satın aldığınız ürünün tek olduğunu ve bir benzerinin daha olmadığını bilmek kişiye kendini özel hissettiriyor. Yüzlerce bile üretsek, her ürünümüz diğerinden farklı. Bu hiç bitmeyen bir deneyim ve macerayı paylaşmak demek. Üreten ve satın alan arasında kendiliğinden doğan bir dostluk. El yapımının değeri bizce buradan geliyor. Usta elinden çıkma, özel parçalar…
İlham kaynağınızı neler oluşturuyor?
Sanatın ilhamı özünde hep aynı. Doğa ve mitoloji. Biz bir de güçlü, çağdaş kadın hikayelerine bayılıyoruz. Kadın sanatçılarımızı takip ediyor, onlardan ilham alıyoruz. Dostlarımızla bir arada bol sohbetli, kahkahalı sofralara bayılıyoruz. İstiyoruz ki o sofralarda kadın hikayeleri konuşulsun, sanat paylaşılsın, hep üretim, yaratım olsun. Bir günümüz üretmeden, yaratmadan geçmesin. Soframız herkese ilham olsun…
Tasarımlarınıza başlamadan önce belirli rutinleriniz var mı?
Tasarım her an bizimle. O yüzden de zamansız. Rutinimiz belki de her an gözlemlemek, izlemek. Antikacılarda dolaşmak, iyi bir film izlemek, roman okumak, kahve içmek ve ailecek yaptığımız yurt dışı gezileri, müzeler, sanat galerileri…
Yaratım sürecinizin aşamaları nasıl?
Bizim markamızda iki sürecimiz var. Yaratım ve üretim. Yaratım süreci sanat tarihi ve estetik okumalarıyla geçiyor. Bu konuda eşsiz kaynaklar var. Her an biçimlerle ilgilenerek, hayal ederek geçen ve zihinde yaşanan bir süreç. Yaratma zamanı uzun bir romanın zihninizde kalan, sizi etkileyen bölümü gibi. Bir an, bir buluş…
Bazı tasarımlarınızda kullandığınız 24 ayar altın dikkat çekiyor. Daha modern ya da yenilikçi olduğunu düşündüğümüz el yapımı dünyasında geleneksel ilk bakışla tanımlanacak altın detayları bir arada kullanıyorsunuz. Nasıl bir birliktelik bu?
Hayatın içindeki karşıtlıkları tasarımlarımıza taşımayı seviyoruz. Modernin mesafesini altınla kırıyoruz. Altın çok değerli bir birleşim, özellikle kullanmayı sevdiğimiz tonlara geleneksel bir kontür atmamızı sağlıyor. Altın yaldızla, tasarımlarımızda peşinde koştuğumuz derinliği yakalayabildiğimize inanıyoruz.
Sadece porselenler yok Maji Atelier’de. Ketenler de var. Değil mi?
Evet, keten peçete ve masa örtülerimiz var. Ketenlerimizde de el işçiliği görebilirsiniz. Modern çizgilerle yüz yıllık tel kırma tekniğini bir araya getirdik. Anneannemizin sandığından çıkmış ama gelenekselin dışında ketenler. Yine yüzlerce yıllık ağaç baskı tekniğini kullanıyoruz ama onu da işlemelerle birlikte kullanıyoruz. Teknikleri harmanlamak Maji’nin tasarım anlayışının bir parçası.
İstanbul’da değil de İzmir’de olmanın çalışmalarınıza ve tasarıma nasıl katkısı var?
Bizim hamurumuz Ege’de yoğruldu, doğa ve mitoloji tohumları içimize Ege’de ekildi. Bir yanımız Efes, bir yanımız Sart harabeleri, bir yanımız Asklepieon. Efes Celsus Kütüphanesi’nin erdemlerini temsil eden heykelleri Sophia, Arete, Ennoia, Episteme ilk ilham kaynağımız. İki porselenimiz isimlerini onlardan aldı. İzmir’de ulaşımın diğer büyük şehirlere göre kolay olması, kendimize, ailemize ve yaratım sürecine daha fazla vakit ayırmamızı sağlıyor. Pandemi hepimize dijital çağa uyumlanmayı öğretti. Sadece Türkiye’de değil, Dünya’da şirket merkezinin nerede olduğu önemsiz hale geldi. Dijital dünyada, hepimiz aynı merkezdeyiz.
Hazırlayan GÖKÇE KARAMAN ÖNEMCİ