Sürdürülebilirliğin döngüsüyle farklılaşmak
CK Architecture Interiors, kurucusu Cem Kapancıoğlu imzası ile Dubai ve Türkiye’deki çok sayıda projenin ardından Reisdere’deki yeni tasarım ofisini lanse ediyor. Dikkat çekici çözümleriyle ayrışan proje, CK Design House ismiyle markanın tasarım lokasyonu.
2012 yılında Dubai’de başlayan CK Architecture Interiors’ın hikayesi, zengin yaşam ve çalışma alanlarının oluşturulmasında ustalaşmış, mimarı tasarım ve yapı şirketi. 2020 yılında Türkiye’de açtığı diğer ofisiyle üst düzey projelerin tasarımından uygulamasına kadar tüm süreçlerinde başarılara imza atıyor. İçinde konuk evi ve kütüphanesiyle çok amaçlı bir kompleksten söz edebildiğimiz CK Design House, bir tasarım ofisi. Yapısal olarak modern mimarinin minimal ve sofistike özelliklerini taşıyor. CK Architecture Interiors markasının kurucusu Cem Kapancıoğlu, yaratılış sürecinin aslında oldukça post modern bir fikir süzgecinden geçtiğinden bahsediyor. “CK Design House, müşteri Cem’in mimar Cem ile ortak çalışması ve zaman zaman çatışması sonucu ortaya çıkan bir proje. Tek bir binada tasarım ofisi, konuk evi ve kütüphane gibi birçok fonksiyonu barındırma fikri de bu çatışmanın sonucu. Aynı çatışma, on yıllar içinde oluşabilecek butik otel, restoran, sergi mekânı, villa gibi birçok fonksiyona hizmet edebilecek sürdürülebilir bir yapı üretmemizi de sağladı.” Bu projede detaylarda ince düşünülmüş pratik çözümlere rastlamak çok olağan. Az malzeme ile çok şey söyleme hedefi ön planda tutulmuş. Beton, cam ve ahşap malzemeler ile tüm dış cephesinin tamamlandığı CK Design House, bir çok malzeme kullanan ama hiç bir sözü olmayan tasarımlara bir isyan niteliği de taşıyor öte yandan. Brüt beton ile tek seferde dökümle ahşap kalıp dokusu betona aktarılan, tüm dış cepheyi tek hamlede bitirerek heykelsi bir görünüm elde edilen bina, yalıtım konusundaki iddiasını da Leed Platinum sertifikası ile denetlenerek kanıtlıyor. Çeşme, Reisdere’de yer alan CK Design House projesi sürdürülebilir bir çalışma ve yaşam alanı. Cem Kapancıoğlu’na göre ise “çevreye en az zarar verecek teknik tasarım kararlarını vermek ana sorumluluğumuz” olarak tanımlanabiliyor. Bu açıdan Türkiye’de ve İzmir’de farklı bir mimarinin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu ölçekte bir binada sahip olunması çok zor olan Leed Platinum sertifikasını elde eden proje, tasarım kararlarında çok fonksiyonlu mekan kurgusu, insan ihtiyaçlarını uzun süreli karşılaması ve doğaya karşı sorumlu tutumu ile Çeşme’ye yeni, güncel ve sıra dışı bir hikâye kazandırır nitelikte. Kütüphane bölümü ise projenin en özel alanlarından biri. Arsa sınırını ağaçlara göre geri çeken, yanında kurulan semt pazarı için bahçe duvarına çengeller ekleyen, yorulanların dinlenmesi için duvarın içine banklar ve bir çeşme konumlandıran Cem Kapancıoğlu’nun, babası Mustafa Kapancıoğlu’na ait kitap arşivi ile oluşan Elvis Mustafa’s Library, mekânın çevresi ile kuracağı ilişkiyi daha da organik ve yaşayan bir hale getiriyor.