Yaşam alanı: Çukurcuma’da minimal BOHO
Çukurcuma’daki iki katlı ve tek kişilik yaşam alanında, kullanım alanından maksimum fayda sağlarken tüm keyif veren dekoratif detaylar incelikle düşünülmüş. Ev sahibi Taha Akkafa, İstanbul’un kalbinde yarattığı zevkli dünyasında bildiğimiz bohem stili yeniden yorumlamış.
Beyoğlu’nun en güzel köşelerinden biri olan Çukurcuma’nın tatlı yokuşlarından birinin başında, ağaçların gölgelediği tek dairelik bir apartmanın merdivenlerini tırmanıyoruz. Bu ev, Taha Akkafa’nın her köşesini kendi şekillendirdiği 85 metrekarelik bir yaşam alanı. İki katlı evinin, görür görmez sizi içine alan bir atmosferi var. Samimi, sıcak, eğlenceli detayların hiç eksik olmadığı, özel parçaların bir araya geldiği bir ev.
“Bir hafta sonu aktivitesi olarak antika ve eski eşya satan dükkanları gezmeyi, buralardan hikayesi olan objeler satın almayı seviyorum. Zaman içinde bu gezilerim sırasında Çukurcuma Caddesi’nin tam göbeğindeki bu evi, üzerindeki sarmaşıklarını, sokağın sonundaki Galata Kulesi manzarasını daha çok fark etmeye başlamıştım. Bir gün üzerinde satılık tabelası olduğunu görünce de dayanamayıp aradım.
Söz konusu şehrin merkezinde müstakil bir ev olunca fiyatının cazip olacağını tahmin etmemiştim açıkçası. Meğer evin içi metruk durumdaymış. Alt katında antika dükkânı olan bu evi bulunca da satın almaya karar verdim. Bir restorasyon projesi olarak düşündüm. Sonrasında bunun için bir ekip oluşturduk.”
Şu anki işi de terkedilmiş ve bakımsız evleri yenilemek ve kendi hikayesi de böyle başlamış. Şimdilerde evin alt katını bir tasarım atölyesi olarak değerlendiriyor. Bir yandan tarihi bir bina olduğu için bir ön çalışması da olmuş mutlaka: “Satın aldığımda ev üç küçük odadan oluşuyordu. Yenileme projesindeki önceliğim; içeride bitki yetiştirebileceğim geniş ve ferah iç mekanlar ve bu alanlarda konforlu vakit geçirebileceğim oturma grupları tasarlamak oldu.”
Alt katında cumbalı bir yatak odası, bir banyo ve geniş bir mutfak, üst katında açık plan bir yatak odası ve salon, ayrıca bir teras bulunuyor. Toplam bir oda bir salon diyebiliriz aslında. “Tarihi bir bölgede olmasına rağmen bir tarihi eser statüsü yok, o sebeple de aslında yıkılıp yeniden beş katlı bir bina yapabilirdim ama sarmaşık ve arka bahçedeki hurma ağacıyla vedalaşmamız gerekiyordu bu durumda. O yüzden biz evi mevcut yüksekliğinde yenilemeye karar verdik. Ritim Proje ekibi Coşkun Bey ile birlikte üst kattaki banyoyu iptal edip onun yerine yekpare ve zeminden kademeli, aynı zamanda içinde yatak odası bulunan açık bir salon tasarladık.
Modatölye ekibi ile de üst kata çıkan merdiveni daha geniş bir yer kaplayacak şekilde ama mimari açıdan eve yakışacağını düşündüğümüz şekilde yerleştirdik. Evi şimdiki görünümüne kazandırdık.” Genel aydınlatmaları Fethiye’deki Mylamp mağazasından ve evin ruhuna çok yakıştığını düşündüğü siyah tel örgü avizeleri de Estetik Dekor mağazasından almış ev sahibi. Zeminde ise yerden ısıtma olduğu için eskitme ahşap görünümlü seramik tercih etmiş. Mutfak duvarlarındaki el yapımı karolar Pikaro mağazasından, banyo ve lavabolar da Otto Tiles zeminlerinden kullanılmış.
“Evi tasarladığım dönemde Fas’a bir seyahatim oldu, sanırım oradaki krem ve beyaz tonlarından, bitkilerin pastel renklerle olan uyumundan etkilendim. Ahşabın ve kilin doğal kullanımının da güzelliğini orada fark ettim.” Sakin, salaş ve kompakt bir hayat var bu evde. Bu açıdan bakıldığında küçük ölçekler içinde yaşıyor oluşun yaşam stilinizi hangi yönde değiştirdiğini düşünüyorsunuz diye sormak istiyoruz: “Kendime ait çok eşyam yok, evimdeki eşyalarda da fonksiyonel ve tasarımı farklı olan eşyaları satın alıyorum. Bence bir evde hiçbir işe yaramayan bir süs eşyası gereksiz gibi geliyor. Oturduğum koltuğun, sandalyenin çok rahat olmasına özen gösteriyorum. Benim için ev görsel bir rahatlama alanı.
O yüzden neredeyse tüm duvarlar radyus oval hatlara sahip ve salonun ortasında bir ahşap küvetim bile var! Misafir odam ve seneye kullanma ihtimalim olan giyeceklerimi sakladığım büyük dolaplarım yok. Bir valize sığacak bir yaşam hayal ediyorum çünkü.” Bolca bitkinin olduğu bir hayat var bu evde. “Bitkiler, evin tasarımı nasıl olursa olsun en güzel objeler. Fonksiyonları da oksijen üretmeleri olarak düşünebiliriz. Sürekli evde olmadığım için susuz kaldığında bana küsen bitkileri sevmiyorum. Büyük yapraklı Akdeniz bitkilerini seviyorum.”
Alt kattaki yatak odasında alışılmışın oldukça dışında, yatak yanında üç basamaklık bir merdiven alanı var mesela. “Buradaki basamaklar aslında atölyeden eve çıkan merdivenin üst eğimi. Yatak yanı eşyaları ve kaktüs koyabilmek için böyle bir raf alanına çevirdik onu.” Üst kattaki yatağın olduğu bölümde de zeminde yapılan bir yükselti uygulaması oldukça keyifli bir detay olmuş.
“Evde tek yaşadığım ve az eşyam olduğu için hiçbir zaman bir bazaya ihtiyaç duymadım. Odanın tavanı yüksek olsa bile bence bir yatak yerden 20 santim yukarıda olmalı. Biz de standart bir malzeme kullanmak yerine zemine hareket katması amacıyla bu alanı gaz beton ile yükselttik. Böylece yatağın yanı başında duran küvetin borularını da bu alandan geçirdik.” Aynı yatağın ayak ucunda ahşap zeminin ortasında paralel uzanan beyaz altıgen karolar var.
“Yatağın ucundaki seramik zeminde döşedikten sonra bir oynama fark ettik. Hazır böyle bir fırsat varken biz de Modatölye ekibinden Emre Bey ile bu kısmı farklı bir taş yerleştirmeye karar verdik. Seramiklerin asimetrik kesilip birleştirilmesi zor bir uygulama ama ekibimiz bu anlamda çok iyi bir iş çıkardı.” Merdiven evin en eğlenceli unsurlarından biri. Hemen bitişinde ise büyük tabloyla göz göze geliyorsunuz. “Bu tablo bir kanvas baskı.
Daron Mouradian’ın eseri. Orjinalini ben keşfetmeden önce bir komedyen almış. Ben de çok beğendiğim için baskı yaptırıp duvarıma astım.” Eski tip mutfağı hoş bir güncellemeyle günümüz tarzına dahil etmiş Taha Akkafa. “Evde kayda değer bir mutfak alanı yoktu. Modatölye ekibinden Alperen Bey ile komple gaz beton kullanarak açık bir mutfak tasarladık. Tüm kullanılacak mutfak eşyasını da bu tasarladığımız alanın içine yerleştirdik.”