Özel ve karakteristik ruhların buluşması

Dekorasyon ile özel bir ilişkisi olan Derya Tuzluca’nın, İstanbul’un kalbinde ama sessiz ve dinginliğiyle kendine hayran bırakan evindeyiz. Cihangir’in kendine has ruhuna ayak uydurmayı başaran sofistike stili, modernizmi ve sanatı yakından takip ediyor.ekorasyon ile özel bir ilişkisi olan Derya Tuzluca’nın, İstanbul’un kalbinde ama sessiz ve dinginliğiyle kendine hayran bırakan evindeyiz. Cihangir’in kendine has ruhuna ayak uydurmayı başaran sofistike stili, modernizmi ve sanatı yakından takip ediyor.

Derya TUZLUCA

“Cihangir’e 2000 yılında taşındım. Öncesinde Cihangir benim için bilmediğim, hatta hafif tedirgin hissettiğim bir yerdi. Cihangir’in harika bir mahalle olduğunu yaşadıkça keşfettim aslında.”

Reklamcı Derya Tuzluca’nın yaşadığı Altan Apartmanı, mimarisi ile de çok değerli bir yapı. Tam da Cihangir Cami’nin karşısında. Cihangir semtine ismini verdiği bilinen Cihangir Camii’nin; Kanuni Sultan Süleyman’ın, üvey kardeşi Mustafa’nın katledilmesinin üzüntüsüyle henüz 22 yaşında yaşama veda eden oğlu Şehzade Sultan Cihangir adına yaptırıldığı biliniyor. Zaman içerisinde beş yangın geçiren camii her seferinde yeniden onarılmış, en son 1890 tarihinde II. Abdülhamit tarafından yeniden yaptırılmış. Bu muhteşem camiye komşu olması ve denize doğru bakması, Altan Apartmanı’nı bu bölgede özel kılan değerlerin başında geliyor.

Salondaki aydınlatmalar, Autoban ve 20.21.ii Antikacı markalarından seçilmiş. Halılar, Sultanahmet’teki Bereket Halı’dan. Zarif ve mini sehpalar ise Zeynep Fadıllıoğlu. Jaluziler Sara Tuncel marka, dolaplar Horhor’dan tercih edilmiş. Evde Komet, Ertuğrul Ateş, İsmet Doğan, Adnan Turani ve Maka’ya ait resimler var.
Berjerler 20.21.ii Antikacı markasından, şezlong ise Koleksiyon Mobilya’dan alınmış. Kanepeler Ahmet Kaleli imzasını taşıyor.
Salondaki kauçuk bitkisi ise 90 yaşının üzerindeymiş. Ev sahibinin bir arkadaşından miras kalmış, ona ise dedesinden. Bu yüzden ev sahibi için en değerli detaylardan biri.

“Benim için 2000 yılında başlayan Cihangir aşkı doludizgin devam ediyor ve eminim yeni evler yaparak bu aşkın meyveleri zamanla artacak.”

Antredeki masa, Ahmet Kaleli’ye ait. Yıllar boyunca ev sahibinin yaşadığı her evde, onunla birlikte gelmiş.
“Bu masanın çevresinde buluştuğumuz yüzlerce partide yüzlerce arkadaşımı mutlu etti. Evin bazı eşyaları sanırım benimle her evime taşınacak.”
Büyük resim Ertuğrul Ateş’in imzasını taşıyor. Masanın sandalyeleri ise Philippe Starck tasarım.

Apartmanın ressam Şevket Sönmez tarafından resimlenen koridorlarından geçerek daire 2’ye giriyoruz. Büyülü bir manzaraya açılan dairenin arka tarafta kullanılan mutfağı, ön tarafa alınmış. Böylece mutfak, günlük hayatın merkezine taşınmış olmuş.

“Özellikle pandemi ile birlikte evde geçirdiğimiz zaman arttıkça, işlevsel ve hayatimizin merkezindeki bir mutfağın değeri oldukça arttı.” Ön tarafa taşınan mutfak ile yemek yeme alanı yan yana konumlanmış. “Bu mutfakta pişirdik, yedik, eğlendik ve denizi seyrederek arkadaşlarımızı mutfağımızda ağırladık. İtalyanların özellikle Toscana evlerinde olduğu gibi mutfağı ortada tutma fikri hep hoşuma giderdi. Sosyalleşmek, yemek pişirmek, yemek masası etrafında dost ağırlamak bizim yaşam tarzımıza hep uyan bir yaklaşımdı. Ben de bunu uygulayarak kendi Toscana evimi Cihangir’de yaptım ve mutfak evin tam kalbi oldu.”

Mutfak Lineadecor markasına özel olarak yaptırılmış. “İpek Hanım, her evimin mutfağını çok özenerek yapıyor. Her detayı düşünüp son derece özenli bir işçilik ile kurulmasını sağlıyor.” Ortadaki masa aslında bir etajer. Yıllar önce Mudo’dan alınmış. Ancak rengi ve büyüklüğü ile çok yakışınca minik bir mutfak masası olarak yerini bulmuş. Sandalyeler antika ve ev sahibinin İranlı bir arkadaşından hediye. Mutfaktaki harika eser ise Doğukan Sevinç.

Yatak ve yatak tekstil ürünleri Koleksiyon Mobilya’dan. Yerdeki sepetleri ev sahibi, Portekiz’den getirmis. “Evet biliyorum, ‘Türkiye’de de vardır, ne gerek vardı?’ diyeceksiniz ama bazen minik de olsa bazı şeyleri taşımak onlara değer katıyor. Ben de bu hasır çantaları hem denize giderken hem de dekorasyon objesi olarak kullanıyorum.” Prova mankeni, ev sahibinin, arkadaşının dükkanını temizlerken elinden çıkarmak istediği ürünler arasından çıkmıs. Kuşlar, Derya Tuzluca’nın arkadaşı olan tasarımcı Halit Berker’in hediyesi. Bu yüzden Tuzluca için onların yerleri ayrı.

Eski mutfağın yerini yatak odası ve ebeveyn banyosu almış. İkinci bir banyo oluşturulmuş. Bu yatak odası evin arka tarafında kaldığı için oldukça tam anlamıyla sessiz bir uyuma alanına dönüşmüş böylece. Burası eski bir Cihangir evi. Bu sebeple genel dokusunu korumak için zemini sistire yaptırarak eski keyifli dokusunu ortaya çıkarmış Derya Tuzluca. Eski rabıtalar gıcırdayarak konuşuyor bizimle diyor. Eski yer taşları da parlayarak gülümsüyormuş her gün.

Banyonun hemen girişindeki köşede bulunan lavabonun etrafı küçük objelerle dolu. Teatral dünyalar yaratmayı çok seven Derya Tuzluca, Tarık Ekinci’nin hediyesi matruşkalarını çok seviyor. Küçük filler Tayland’dan bir sanat atölyesinden genç bir sanatçının işleri. “Bu objelerin yeri ve şekli hep değişir benim evimde. Onları bir oraya bir buraya taşıyıp küçük tiyatro sahneleri oluşturuyorum.”

“Dört metrekarelik kare formdaki balkonumuz evin her zaman en sık kullandığımız alanı. Ancak mutfağın ön tarafta olması mutfak, yemek odası, salon ve balkonun aynı ortama hizmet etmesi bize evin her alanını azami kullanma şansı verdi. Yerleşim planımız, bu evde bir yandan parti verirken, bir yandan toplantı yapmaya ve hatta uyumaya da müsaade ediyor.”

Balkon, Şevket Sönmez’in eseri. Sanatçı Şevket Sönmez, 20 gün çalışarak ortaya harika bir eser çıkarmış. Bu eser, yıllarca bu evin karakterine karakter katacak en önemli detaylardan biri. Balkondaki koltuk Koleksiyon Mobilya’dan. Tekli koltuklar ise ICA’dan. Saksıdaki bitkilerin ismi Para Çiçegi; Latince adıyla Crassula Ovata. “Minicik olan para çiçeklerim güzel güneşin etkisi ile çılgın gibi büyüyorlar. Onları çok sevdiğimi bildikleri için daha da güzelleştikleri kesin.”

Hazırlayan GÖKÇE KARAMAN ÖNEMCİ

Fotoğraf EMRE ÖNEMCİ

Yorum yaz